Çaldağ facias yerine "Özdağ faciası" mı diyelim?



'Çaldağ faciası' yerine artık 'Özdağ faciası' mı diyelim?


Çok ilginçtir, Çaldağı’ndaki maden şirketi ne zaman zor durumda kalsa, hemen Selçuk Özdağyetişiyor imdada. Ya “Ben bu madene kefilim” diyor, ya da madene karşı çıkanlara meydan okuyor. İnsan o zaman ister istemez merak ediyor: “Acaba Selçuk Özdağ kendini ne sanıyor da kendisinin kefilliği ile bu işin olacağını düşünüyor?”

Yani, dünyada hiçbir ülkede hiçbir hükümet böyle bir madencilik yöntemine izin vermemişken, bu madencilik projesini Çaldağı’nın başına saran European Nickel şirketi bile halkın tepkileri üzerine bırakıp gitmişken, öncesinde de Sardes şirketi genel müdürü Kemal Yıldırım bile görevinden istifa etmişken, acaba AKP Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ hangi akla uyup da bu madene kefil olmayı üstüne vazife sayıyor? Böyle bir kefillik için herhalde son derece duygusal sebepleri olmalı. Ama yine de insan merak ediyor: Tüm Gediz vadisine bir çevre felaketine mal olacak bu madencilik projesine acaba “Çaldağ faciası” yerine, artık “Özdağ faciası” mı demeye başlasak?

Manisa Manisa olalı ne milletvekilleri gördü, ama böylesine bir cehalet örneğine tanık olmadı. Çünkü Özdağ’ın maden lehine yaptıkları açıklamalara ve savunma şekline nereden bakılsa, her kelimesi cehalet kokuyor. İsminin önüne akademik unvanlar koymaya özen gösterdiğine göre, Selçuk Özdağ’ın bu cehaleti nasıl açıklanmalı? Bunun cevabı kendisinin aslen Manisa’dan değil, Muğla’dan devşirme bir milletvekili olmasıdır belki. Dolayısıyla devşirme bir milletvekili Manisa’nın derdini anlamaktan, Manisa halkını temsil etmekten ancak bu kadar uzak olabilir.

Bu durumda Sayın Selçuk Özdağ, Manisa halkını temsil edemediğine göre, öyleyse bu açıklamaları ile sadece maden şirketinin temsilcisi gibi olmuyor mu? Ama Özdağ’ı bu ateşli maden şirketi avukatlığına soyunduran şey, Manisa’yı temsil etmekten uzak bir milletvekili olmakla açıklanamayacaksa eğer, o zaman insan sormak istiyor: “Acaba Sayın Özdağ’ın bu tutumunda son derece duygusal sebepleri mi var?”

Bir bakalım, Çaldağı’nda neler oluyor?

Çaldağı'ndaki cehennem çukuru giderek büyüyor ve orman katliamı da hızla sürüyor. 25-30 yaşındaki ağaçlar, hem de genç fidanlarla birlikte katlediliyor ve bu katliam işletme süresinde 2 milyon civarında ağacın yok edilmesi olacak. Oysa bu ağaçlandırma erozyon ve heyelan nedeniyle gerçekleştirilmişti. Dünyada ilk defa uygulanmak istenen sülfürik asit liç usulü açık maden işletmesi için yapılan katliam sadece ağaç katliamı mı olacak? Ağaç katliamı, Gediz vadisini korkunç çevre katliamı ile buluşturacak kapının aralanması anlamını taşıyor sadece.


Bir bakalım, bilim adamları raporlarında neler diyor?

Bu madencilik projesinin uygulanması durumunda, asit yağmurları nedeniyle tüm Gediz vadisi çöle dönebilir! Bu proje ile Manisa ovası bir kimyasal laboratuar, işletme sonunda ise Gediz vadisi maden çöplüğü haline gelecek! 18 milyon ton sülfürik asitin kullanılacağı proje ile dünyanın 1nci sınıf tarım toprakları bir daha geri gelmeyecek şekilde yok edilecek! Tüm yer altı suları ve Gediz Nehri’nin suyu maden işletmesi tarafından tüketileceği için yöre halkı susuzluk tehlikesi ile karşı karşıya bırakılacak! İşletme süresinde toprağa, suya ve havaya karışacak nikel tozları nedeniyle insanları ciddi bir kanser tehdidi bekliyor olacak!...


Tüm bu iddialar üniversitelerde kürsü sahibi profesör ve bilim adamlarınca ortaya konduğuna göre, Sayın Selçuk Özdağ’ın tutumuna bakınca, insan ister istemez düşünüyor: Gediz vadisini tehdit eden büyük çevre felaketinden acaba "Çaldağ faciası" yerine artık "Özdağ faciası" mı diye bahsetsek?


Yorumlar - Yorum Yaz