Bulmaca-bilmece çözmeyi sevenler için "Hangisi yalan, hangisi doğru söylüyor" sorusunu sorarak düşünelim...

1- 27 Nisan 2009 tarihinde Turgutlu Ticaret ve Sanayi Odası meclis toplantısında Turgutlu Belediye Başkanı Serhat Orhan şunları söylüyor: "Sayın Bakan Veysel Eroğlu beni çağırdı ve 'Başkan, biz kendi kazdığımız kuyuya düştük, çok sıkıştık ve bu yüzden hem İngiliz hükümetinin, hem İngiliz konsolosluğunun, hem de İngiliz şirketinin yoğun baskıları sonucunda Çaldağı'nda şirketin istediği izinleri vermek zorunda kaldık' dedi..." Bu sözlerle Belediye Başkanı Serhat Orhan, maden şirketi için verilen izinlerin ardında ayrıca bir de dış güçlerin baskısı olduğunu söylüyor...

2- 22 Kasım 2011 tarihinde, CHP Manisa Milletvekili Hasan Ören, TBMM Başkanlığına Bakan Veysel Eroğlu tarafından cevaplandırılması talebiyle verdiği soru önergesinde şöyle soruyor: "Çaldağı'ndaki maden şirketine istediği izinler Turgutlu Belediye Başkanı Serhat Orhan'ın dediği gibi dış güçlerin yoğun baskısı sonucu mu verilmiştir? Belediye Başkanı Serhat Orhan'ın sizin ağzınızdan aktardığını söylediği bütün bu sözler doğru mudur? Aranızda bu tür bir dialog geçmiş midir?"

3- Dönemin Çevre Bakanı ve konunun muhatabı Bakan Veysel Eroğlu, aşağıda verdiğim linki tıkladığınızda göreceğiniz gibi, verdiği cevapta "Bahse konu kişi ile iddia edildiği gibi bir konuşma yapılmamıştır" diyor.  Halen Bakan olan Eroğlu'nun TBMM kayıtlarına da geçen soru önergesine bu cevabı, bir yanıyla Belediye Başkanı Serhat Orhan'ın kamuoyunu maden şirketi lehine aldatmak için yalan söylediğini anlatıyor... Cevaptaki diğer yanıyla ise, Çaldağı'ndaki izinlerin dış baskılar nedeniyle değil Meclisin hür iradesi ile verildiği ve dış güçlerin baskısı diye bir şeyin olmadığını... söylüyor. Yani Veysel Eroğlu'na göre, Belediye Başkanı Serhat Orhan kamuoyuna her iki konuda da yalan söylüyor...

 Cevabı okumak için tıklayınız: Bakan Veysel Eroğlu'nun cevabı

27 Nisan 2009 tarihinde Turgutlu Ticaret ve Sanayi Odası meclis toplantısında Belediye Başkanı Serhat Orhan'ın söylediklerini aşağıdaki linke tıklayarak izleyebilirsiniz.

Link adresi: https://vimeo.com/91103459

18 Ağustos 2009 tarihinde de aynı konuda NTV'de neler söylediklerini de aşağıdaki linke tıklayarak izleyebilirsiniz.

Link adresi: http://video.ntvmsnbc.com/yesil-cennete-tehdit-1.html

İzlediğiniz bu video kayıtlarına göre eğer Turgutlu Belediye Başkanı Serhat Orhan yalan söylemiyorsa, Bakan Eroğlu'nun cevabının doğru olmadığı, yani aralarında böyle bir konuşmanın geçtiği, izinlerin de baskılar sonucu verildiği, dolayısıyla Eroğlu'nun yalan söylediği düşünülebilir...

Aşağıdaki linkte yer alan NTV'nin 1 Ağustos 2009 tarihli Ana Haber Bülteninde ise Eski Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, "Ben bu şirkete çevreye ve insana saygılı olmadıklarını gördüğüm için istediği izni vermedim" derken, dış güçlerin yaptığı baskılardan ve bu baskıların varlığından da söz ediyor. Sonuçta Bakan Pepe, bundan sonra koltuğunu Eroğlu'na kaptırdı ve buna göre, Pepe'nin dış baskılar konusunda doğru söylediği düşünüldüğünde, o zaman Eroğlu'nun "dış baskı yok, hür irade ile izin verdim" sözleri doğru değil... Eski Bakan Pepe'ye göre, kendisinden sonraki Bakan Eroğlu yalan söylüyor...

Link adresi: http://video.ntvmsnbc.com/ben-o-imzayi-atmadim.html

Aşağıdaki linke tekrar tıklayarak izlerseniz, burada da Turgutlu Belediye Başkanı Serhat Orhan 18 Ağustos 2009 tarihinde NTV'de neler söylediklerini belki daha iyi göreceksiniz. Serhat Orhan, eski Bakan Pepe'yi bazı konularda doğruyu söylememekle suçluyor ve bu arada da maden şirketine istedikleri izni vermediği için de Pepe'ye kızıyor...

O zaman şu sorularla bitirelim:

Eğer Bakan Eroğlu doğru söylüyorsa, Serhat Orhan neden yalan söylemiş olabilir?
Eğer Serhat Orhan doğru söylüyorsa, Bakan Eroğlu neden yalan söylüyor olabilir?
Eğer eski Bakan Pepe doğru söylüyorsa, Bakan Eroğlu neden yalan söylüyor olabilir?
Eğer Serhat Orhan doğru söylüyorsa, Eski Bakan Pepe neden yalan söylemiş olabilir?

Bu "NEDEN"ler çok önemli. Öyle ya, hiç bir şey NEDENsiz olmuyor!

Dileyen bulmaca çözmeye devam edebilir tabii. Ama bütün bu soruların cevaplarını ve nedenlerini bizler çok iyi biliyoruz. Bu nedenle de halen bir şey soruyoruz ve sormaya da daha devam edeceğiz: "ÇALDAĞI'NDA NELER OLUYOR?"