Akhilleus ve Aşil tendonu efsanesi


Akhilleus ve Aşil tendonu efsanesi

Tanrıça Thetis ve Evliliği

“Söyle Hephaistos, Olympos’ taki tanrıçalar arasında
Yüreği benim gibi acılı biri var mı?
Zeus bunlar arasında bir bana verdi acıları,
Bunca deniz tanrıçalarından bir beni verdi ölümlü kocaya,
Aiakos’un oğlu Peleus’a.
Katlandım bir adamın yatağına girmeye,
İstemeye istemeye, tiksine tiksine.”

diyerek evliliğinden hiç memnun olmayan deniz tanrıçası Thetis, çok güzel bir tanrıçaydı. Zeus’un bile evlenmeyi düşündüğü tanrıça. Bir kâhinin tanrıçadan doğan bebeğin Zeus’tan bile güçlü olacağını söylemesinin ardından tanrıça Thetis, bir ölümlü ile evlilik yapmaya zorlandığında, o da Aiakos oğlu Peleus’u seçer.


Akhilleus’un Doğumu

Thetis ve Peleus’un evliliklerinden 7 çocukları olmuştur. Ancak Thetis, çocuklarının ölümlü olması gerçeğini kaldıramaz ve onların ölümlü parçaların yok olması için geceleri uyanıp, ateşin üzerine tutar. Çoğu çocuğunu böyle kaybeden tanrıça Thetis, çocuğu Akhilleus’u da ateşe tuttuğu anda Peleus uyanarak Akhilleus‘u ölmeden kurtarmayı başarır. Peleus tanrıça Thetis’i evinden kovduğunda, tanrıça Thetis bir daha dönmemek üzere denize dalar.


Peleus, dudakları ve sağ ayağının aşık kemiği yanan Akhilleus’u, usta bir hekim olan, onlara sentor da denilen, belden aşağısı at, belden yukarısı insan olan Kheiron’a götürür. Kheiron, Akhilleus’un yanan kemiğini, koşmakta usta olan bir devin kemiğiyle değiştirir. Böylece Akhilleus, iyi bir koşucu olur.

Sentorlar arasında en bilgesi olan Kheiron, Akhilleus’u avladığı hayvanların ilikleriyle besleyip küçük yaştan beri güçlü olmasını sağlayarak, güzel konuşma, savaş sanatı, binicilik, koşuculuk, at sürme ve müzik gibi alanlarda da gelişmesini sağlar.

Akhilleus’un kaderi ve Aşil tendonu

İnsanlar ve tanrılar tarafından sevilmeyen ve uğursuz olarak kabul edilen Styks nehrinde yüzen insanların ölümsüzlüğe ulaşacağı inancı hakimdi. Başka bir inanışa göre ise, Thetis oğlu Akhilleus’u yakmak yerine Styks nehrine onun topuklarından tutarak yıkamıştır. Topuklarından tuttuğu için de Akhilleus’un zayıf noktası topuğu olmuştur. Bu da Truva savaşı sırasında Paris’in Akhilleus’u zehirli bir okla topuğundan vurmasıyla ölümüne neden olmuştur.


Akhilleus’un ölümsüz olan annesi tanrıça Thetis, onun Truva savaşı için giderse öleceğini bilmektedir. Bu yüzden de Skyros adasında bulunan Kral Lykomedes’in sarayına kadın kılığında gizler oğlunu. Akha Yunanlıları ise Akhilleus olmadan kazanma şanslarının düşük olduklarının farkında oldukları için orduların başında olan Agamemnon, zeki ve kurnaz olan Odysseia’ya Akhilleus’u bulması için görevlendirir.

Akhilleus’un sarayda saklandığını öğrenen Odysseia, bir türlü kadınların arasına saklanan Akhilleus’u bulamaz. Aklına gelen bir fikirle askerleri, sanki savaş varmış gibi “silah başına” diye bağırtır ve kılıcını çekerek savaş borusunu çaldırır. Cesur ve savaşma kabiliyetiyle ünlenen Akhilleus ise kadınlar kaçışırken, kılıcını çekerek kimliğini ortaya çıkarır. Böylece kaderinden kaçamayarak savaşa katılmak zorunda kalmış ve savaş esnasında Paris’in attığı zehirli ok ile topuğundan vurularak ölmüştür.

Akhilleus’un Yunan mitolojisinde geçen bu inanış sayesinde baldırın arka kısmındaki kas grubunun topuk kemiğine bağlanmasını sağlayan önemli bir yapının adı olan Aşil veya toptaki adı olan  Aşil tendonu, Akhilleus’un isminden gelmektedir.


Yorumlar - Yorum Yaz