2. Murat dönemi, Ankara Savaşı'nın ardından Timur döneminde bir işgal yaşayan ve Beyazıt döneminde sağlanan Anadolu Birliği'nin bozularak yeniden beyliklere bölünülmesiyle neredeyse yok olma tehlikesi yaşayan Osmanlı Devleti'nin yeniden dirildiği bir dönemdir. O dönemdeki padişah olan 2. Murat döneminde Anadolu'da Aydınoğulları, Menteşoğulları ve Germiyanoğulları beyliklerinin toprakları alındı. Amasya ele geçirildi. Büyük ölçüde Türk Siyasî Birliği sağlandı.
Osmanlı Devleti'nin bundan sonraki mücadelesi Anadolu'da diğer beylikler üzerinde tam anlamıyla bir üstünlük ve egemenlik sağlama mücadelesiydi. Bu dönemdeki beylikler arasında süre gelen tüm kavgalar bu anlamı taşıyor.
2. Murat’ın padişahlığı döneminde en çok uğraştığı Haçlılar ile Karamanoğulları Beyliği olmuştu. Çünkü Karamanoğulları, Osmanlılar daha devlet kurmadan önce Anadolu'daki en büyük beylikti. Hatta, 14. yüzyılın başına gelindiğinde, Anadolu'daki en güçlü devlet konumundaydı. Osmanlılar karşısında kendisini bir alternatif olarak gören Karamanoğulları Beyliği, daha beylik dönemindeyken bile tanımadığı Osmanlı Devleti karşısında en büyük engel ve çıban başı olmuştur. Osmanlı Devleti, ilk kuruluş yıllarında henüz beylik dönemindeyken onlardan uzak durmuş, kendisinde yeterli gücü bulduktan sonra Karamanoğulları Devleti'nin varlığına son vermiştir. Bu güçlü hanedanı, gelecekte devletin güvenliğini tehlikeye düşürmemesi için, Anadolu'nun çeşitli bölgelerinden yeni fethedilen Balkan topraklarına, özellikle de Tuna kıyısındaki Bulgar ülkesine göndermiştir.
Karamanoğulları ve Turgutoğulları
Osmanlı Devleti’nin Karamanoğulları'ndan sonra en çok uğraştığı guruplardan biri de tarihte “Turgutoğulları” olarak geçen guruptur. Osmanlı’nın Anadolu’da en ezeli ve ebedi düşmanı olan, çok eskilerden başlayan karşılıklı hoşnutsuzluğa dayalı çatışmaları eksilmeyen, Anadolu’daki egemenlik konusunda Osmanlı’ya kendisini alternatif gören Karamanoğulları ile bu Turgutoğulları sürekli bir ittifak ve “kader birliği” içinde de olmuştu.
Oğuz Türkleri arasında, bazı kaynaklarca “Turgutlular” diye sözü edilen, başında Turgut Bey’in bulunduğu “Turgutoğulları” diye bir aşiretin varlığı doğrudur. Turgutoğulları Orta Asya’dan gelmiş bir Türkmen Aşireti'dir. Bu aşiretin içinde Turgut Bey isminde bir kişi vardır. Bu nedenle aşiret Turgut Aşireti ismini almıştır. Turgutoğulları, tarih sayfalarında tek başına ele alınıp işlenmemiş. Tüm araştırmalarda, Turgut Bey adına Karamanoğulları tarihinde rastlanılmış ve daima onlarla birlikte hareket eden bir kişi olarak görünmektedir.
Tüm tarihçilerin ortak görüşü şu şekilde izah edilmektedir:
Üst yurttan ayrılan Türkler Horasan, Altay, Urallar, Azarbeycan, Şirvan gibi bölgelere M.S. 920 yıllarında yerleştiler. İslâmiyeti kabul eden bu Türk kabileleri Batıdan gelen Moğol istilasından ve tehlikesinden kaçarak Selçuklu Komutanı Tuğrul Bey komutasında Anadolu'ya geçtiler. Konya'da Anadolu Selçuklu Devleti'ni kurdular.
Şirvan bölgesinde bulunan Oğuz Han'ın üç oğlundan biri olan Yıldız Han'ın oğlu Avşar Bey'in emrinde bulunan Kınıklar, Salurlar kabileleri, Harzem, Maveraünnehir, Horasan bölgelerinde bulunmuşlar, Samanoğulları, Gazneliler, Karahanlılar devletlerine hizmet etmişlerdir. 1015 tarihinden sonra Anadolu'nun fethine girişmişlerdir. Avşar Bey'in emrinde olan bu aşirete tarihçiler Avşarlar diye isim vermişlerdir. 1227 tarihinde en kalabalık Türkmen Kabilesi olarak adlandırılan ve çok kalabalık olarak gelen Avşarlar (ki bunlar Karamanlılar, Salurlar, Uygurlar, Tarsuslar, Sarıkeçililer, Ak ve Karakoyunlular, Gülnar Türkmenleri olarak bilinmektedir) Anadolu Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat tarafından bir kısmı Kilikya bölgesine yerleştirilmiş, Ermenek ana merkezleri olmuştur.
Diger bir kısım Türkmenler ise Turgut Bey komutasında Ilgın - Kadınhanı, güneye doğru Bozkır ve Aladağlar mıntıkasına yerleştirilmişler. Buradan da Turgutğulları'nın Karamanoğulları ile birlikte geldikleri ve aynı kabileye mensub oldukları anlaşılıyor. Karamanoğulları Devleti'nin kurulması ve yaşatılmasında yaşatılmasında Turgutoğulları'nın katkısının oldukça fazla olduğuna her kaynakta rastlanılmaktadır.
Turgut Bey, kısa zamanda Ilgın ve Kadınhan'dan Beyşehir-Bozkır-Aladağ mıntıkasına yayılmış ve buralara yerleşmiş olan kabilelerini gezer ve teftiş ederdi. Böyle bir teftiş esnasında Turgut Bey'in rahatsızlanarak Ilgın'da ölmüş olduğu ve Mahmuthisar Köyü'ne defnedildiği tarihçiler tarafından izah edilmektedir. Konya’nın Yunak ilçesine bağlı Yunak İlçesine bağlı olan Turgut Kasabası, Turgut Aşireti buraya yerleştiği için Turgut (Turgutlu diye de bilinir) ismini almıştır.
Turgutoğulları, tarihte Karamanoğulları Beyliği ile birlikte vardır denilebilir. Karamanoğulları ve Turgutoğulları tarihi iç içedir. Şikari ve Osmanlı tarihçileri iki ailenin tarihini birlikte anarlar. Turgutoğulları, Karamanoğulları'na hem siyasi ve askeri bakımından, hem de devletin üst makamlarında vazife almış olduklarından ve hem de sihri bağlarla bağlı olduklarından birlikte mücadele etmişlerdir. Turgutoğulları beyleri dört tümenin, yani 40 bin kişilik Karaman ordusunun da başkomutanı oluyorlardı. Şikarî de, "Karamanoğulları Tarihi" adlı eserinde, Turgut Bey ve Bayburt Bey'i birlikte Karamanoğulları’nın hizmetinde bulunan Oğuz ve Türkmen askerlerinin kumandanı olarak gösterir. (Şikari - Karamanoğulları Tarihi - 1946, Sf: 10, 23, 48)
İslam Ansiklopedisi’nde “Turgutlular” adıyla yer alan bu topluluk, "Karamanoğulları Beyliği’ne bağlı en büyük aile ve başında Turgut Bey’in bulunduğu oymak" olarak tanımlanır. Asıl yurtları İçel oldukları anlaşılan Turgutlular’dan yeni obaların Akşehir doğusundaki bozkır kesimini yurt edindikleri, Turgutlular’ın başında bulunan Turgut Bey ile Bayburt Bey’in, kader birliği yaptıkları konusu, bu Karamanoğulları Beyliği’nin tarih sahnesine çıktığı ilk zamandan itibaren geçer. Karamanoğlu Mehmet Bey’in fethettiği Konya-Ankara arasındaki alanı ikiye bölüp, Turgut Bey ile Bayburt Bey arasında pay ettiği anlatılır. (Cilt: 7, Sf: 121)
İslam Ansiklopedisi’nde, “Turgutlu aile ve oymağının asıl yurdunun Taşlık-Silifke olduğu anlaşılmaktadır. Turgutlular, Karaman hanedanının hizmetindeki en kuvvetli aile olduğu gibi, kendilerini unutturmayacak epeyce eserler vücuda getirmiş iseler de, bu eserlerin bir kısmı zamanımıza kadar gelmemiştir” denilmektedir. (Cilt: 7, Sf: 121, 122, 123)
Karamanoğulları Beyliği ile Turgutoğulları’nın Osmanlı Devleti’ne karşı düşmanlığı ise, I. Murad dönemine kadar dayanıyor.
Karamanoğulları ile Osmanlıların ilk Konya savaşında, Karamanoğulları üzerine devşirme Sırp, Bulgar Hıristiyan ordularla gelen I. Murad'a, savaşın en kızıştığı bir anda ordusunun sol kanat komutanı olan Turgutoğlu Ali Bey saldırarak, I. Murad'ın üç yerinden yaralanmasına neden olmuştur. Ve savaş alanında I. Murad'ın yüzüne karşı seslenerek: ”Hey Murad Bey! Layıkımdır ki, Müslüman olmayan kâfire müdare eder, kâfir askerleri ile müslüman ülkesine gelirsiz, doğru mudur?" diye bağırmış ve onu kınamıştır. Şîkâri'nin üniversite kütüphanesindeki el yazması nüshasının mukaddemesinde ise, Karamanoğulları'nın en sadık beylerinden Turgutoğlu Ali Bey, I. Murad'a: “Senin babanı Germiyanoğlu'nun elinden kurtaran, babana tabl ve âlem veren Karamanoğlu değil mi?" demiş, Osmanlılara istiklâl alameti olan tabl ve âlemi verenin, Selçukîler veya asi Sülemiş değil, Karamanoğulları'nın verdiğini ima etmiştir.
Tüm kaynaklar, Turgutoğulları veya “Turgutlular” diye bilinen bu Türkmen aşiretinin, Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarının hemen sonrasından itibaren başlayan süreçte, hep Osmanlı’ya karşı rakip ve onları tanımaz bir tavırda olan Karamanoğulları ile kader birliği şeklinde bir ittifak yaptığını ve Osmanlılarla sürekli bir kavga ve çatışma içinde olduğunu yazar. Karşılıklı yoğun bir kin ve uzlaşmazlığın yarattığı öç alma ve çatışma döneminin en çok yaşandığı dönemse, Osmanlı Padişahı 2. Murat dönemiydi. Çünkü 2. Murat’ın padişahlığı döneminde en çok uğraştığı Haçlılar ile Karamanoğulları olmuştu. Bu nedenle, bu beyliğin en güvendiği ittifak olan Turgutoğulları ile Osmanlı Devleti hiç barışık olamamıştı.
Turgutoğulları, Osmanlılara karşı mücadelede hep Karamanoğulları'nın yanında yer almışlar, her fırsatta Karamanlılarla birlikte Osmanlı topraklarına saldırmışlardır. Bu saldırılardan en kanlısını 1442 yılında yapmışlardır. Sultan 2. Murat Balkanlarda savaşmasını fırsat bilen Karamanoğlu İbrahim Bey, hazırladığı ordunun başına damadı Turgutoğlu Hasan Bey’i komutan tayin etti. Hasan Bey hızla Osmanlı topraklarına saldırdı. Bolvadin’i yağmaladı. Daha ileri giderek Beypazarı’na kadar yakıp yıktı. Bolvadin’den yüzlerce kişiyi öldürdü. Sultan 2. Murat Balkanlardaki seferi bırakıp, Anadolu’ya geçti. Hızla Bolvadin’e geldi. Akşehir’e geçerek Karaman topraklarını yağmaladı. Osmanlı Ordusu karşısında duramayan Karamanlı Oğlu İbrahim Bey Taşeli'ne kaçtı. Veziri Servet Ağa ile eşi, Sultan 2. Murat’ın kız kardeşini bir çok hediyelerle af için elçi gönderdi. Elçiler: "Evvelki hatalarında ben beraber değil idim. Şimdiki hatasında rızam yoktur. Kusur Turgut Oğullarınındır" diyerek, İbrahim Bey’in affını rica ettiler. Af istekleri kabul edildi.
Bazı tarihi araştırmalarda, “Turgutlular” olarak yer alan bu gurup, sadece bir kez Osmanlı ordusu saflarında yer almış. Osmanlı Sultanı 2. Murat, 1444’te zaman zaman Osmanlılara karşı Haçlılarla da dayanışma içine giren Karamanoğulları’nı yenilgiye uğrattığı savaş sonrasında, yaklaşan yeni bir Haçlı tehlikesini görünce, Karamanoğulları’na beyliklerini geri vermiş, bunun üzerine de “yeni bir Haçlı Seferi’ne Osmanlı Ordusu’na Karamanoğulları’nın yolladığı Turgutlu Türkmenleri de katılır.” (Doğan Avcıoğlu - Türklerin Tarihi, Cilt: 1, Sf: 179)
Resmi tarihçiler, bu savaş sırasında Osmanlı Ordusuna –ilk ve son kez- dahil edilen, geniş ölçüde ateşli silah kullanmaya yönelen bakımlı Osmanlı Ordusu saflarındaki bu “başıbozuk” ve fakir görünüşlü Türkmen askerlerini alaya alır ve şöyle tanımlar:
“Kaltak ayarlu, kayış üzengilü, kılıçları bağı ipten bir alay Turgut Türkleri ki, her birinin toğruluğu at uyruluğu idi, bir yere gelmiş ve bir rica kılıksız kıyafetsiz zavallı denilüp ta ki bölüşmede kendilerine düşen payı alsınlar diye ordu yerine utanmayıp inmişti. Hüdavendigar Hazretleri (Padişah) ol birkaç gün görmemiş kişinin durum ve hallerini görerek, hafifçe gülümseyip başbuğlarına, ‘Askerlerimizin maskarası yoğ idi’ kereminden ‘Karamanoğlu ol hizmeti görmüş’ demişti.” (Hoca Sadettin - Tac-üt Tevarih, Cilt: 2, Sf: 160) Ne var ki, kılık kıyafetiyle alay edilen ve Osmanlı askerinin maskarası diye tanımlanan bu Türkmen askerleri ile Osmanlı ordusu uzun süre baş edememişti...
Osmanlının merkeziyetçi devlet yapısı, ancak 2. Murat devrinde kesin olarak Anadolu Birliği’nin kurulmasından sonra, yükselme devrinin başladığı Fatih Sultan Mehmet (2. Murat’ın oğlu) döneminde ve Osmanlılar açısından Anadolu’daki en büyük çıban başı olan başlıca rakip Karamanoğulları’na kesin bir üstünlük sağlanmasınden sonra gerçekleştirilebildi. Fatih Sultan Mehmet, kimi kaynaklara göre; Saideli’nde bulunan ve Karamanoğulları'nın sadık taraftarı Turgutoğulları'nın Karamanoğulları ile tekrar birleşerek ayaklanabileceği düşüncesi ile bu bölgeyi başka yerlere göç ettirmeye karar verir.
Sonuçta bu göç nedeniyle Saideli dağılmış, nüfusu azalmıştır. Daha önce vilayet olan Saideli (Kadınhanı) Osmanlı İmparatorluğu zamanında Konya vilayetine bağlı kaza merkezi olarak idare edilmiştir. Buna karşılık, Karamanoğulları Beyliği’nin hakimiyeti sona erdiği ve dağıldığı bu dönemde bile, Turgutoğulları eski çatışmayı ve düşmanlığı hep sürdürdü. Örneğin; Adana’da Cem Sultan’la birleşen Turgutoğulları, II. Bayezit döneminde de bu kez Memlüklüler safında yine Osmanlı ordusuna karşı yer almıştı.
Doğan Avcıoğlu, “Osmanlı-Memlük Savaşı sırasında Turgutlu Türkmenleri Ernek’e saldırır. Memlük ordusunun Adana önlerinde Osmanlı ordusunu ağır yenilgiye uğratmasından Turgutlu Türkmenleri sorumlu tutulur” der. (Doğan Avcıoğlu - Türklerin Tarihi, Cilt: 1, Sf: 185)
Karamanoğlu Kasım Bey'in ölümünden sonra sadık beyleri toplanarak Kasım Bey'in kızından torunu olan Turgutoğlu Mahmut Bey'i iç il sultanı seçtiler. Saltanat mührünü Mahmut Bey'e verdiler. Mahmut Bey'in sultanlığı II. Bayezit tarafından da tasvip ve tasdik edildi. Ancak Mahmut Bey, Memlüklüler'e inanarak Osmanlılara savaş açtı. Osmanlı Ordusunun başında bulunan Sadrazam Davut Paşa komutasındaki ordu ile Aladağ dibinde yaptığı savaşta yenildi. 1487 tarihinde ailesi ve çocukları ile Haleb'e gitti. Halep yoluyla Mısır’a giden Turgutoğulları, 267 yıllık Memlük hükümdarlığında Halep ve Mısır'da sürgün yaşamıştır. 1517 yılında Osmanlıların Kahire'ye girerek Memlük Devleti'ne son vermesinin ardından da, 30 sene sonra Osmanlılar döneminde çıkartılan bir afla tekrar geri dönmüşler. Araştırmalarımda, Turgutoğuları'nın bu dönemki kuşaklarının Osmanlı Devleti tarafından Tarsus'a ve İçel dolaylarına sürüldüğü ve buraya yerleştirildiği bilgileri vardır.
Diğer bazı kaynaklar:
İslam Ansiklopedisi, Şikâri-Karamanoğulları Tarihi, İ. H. Uzunçarşılı (Kitabeler 22/231-232), Zeki Oral (Vakıflar Dergisi), Dr.Tahsin Ünal (Karamanoğulları Tarihi), Hammer.
Ayrıca tıklayınız: Turgutoğulları kimdir?








.jpg)


.jpg)
.jpg)






