Bir aşk ve bir şehrin hikâyesi - 2

Bir aşk ve bir yerleşim hikayesi



Osman bey anıtı

Düzce’nin Konuralp bölgesinde bulunan Prusias ad Hypium Antik Tiyatrosu’nun önündeki Osman Bey'e ait heykel

Osman Bey  (Osman Gazi)

Anadolu Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat tarafından Söğüt kasabasına yerleştirilen Kayı Aşiretinin başındaki Ertuğrul Gazi’nin 3 oğlu vardır: Sarıbatı, Gündüz ve Osman Bey. Bunlardan Osman Bey, en zeki ve çaliskan olanıdır, ayrıca yöneticilik niteliği taşiyan bir yeteneğe sahiptir. Bu yüzden de babası Ertuğrul Gazi’den sonra da Kayı Aşireti’nin başina Osman Bey geçer. İleride Osmanlı Devletinin kurucusu olacak ve bir aşiretten cihangirane bir devlet yaratılmasının da ilk temellerini atacak olan Osman Bey, sofrasını devamlı herkese açık tutar. (Öldüğü zaman ise, terekesi bir kaç at ve bir iki yüz koyundan ibarettir. Altın ve gümüş gibi değerli eşyası çikmaz.)

Osman Bey’in iki karısı vardır. Bunlardan biri; Ömer Bey’in kızı Bala Hatun,  diğeri ise Şeyh Edebali'nin kızı Mal Hatun’dur. (Mal Hatun’dan da kendisinden sonra beyliğinin başina geçecek olan Orhan adında bir oğlu olmuştur.)

Osman Bey’in bir başka özelligi de; “bilgi”ye çok değer vermesiydi. Ve bu da onu sonunda “aşk” ile de tanıştırdı... Osman Bey, kıvrak zekası, atak ve girişken kişiliği ile “lider” kimliği taşiyan bir karakterdeydi. Daha delikanlılık çaginda kardeşleri arasında bu yönüyle sivrilerek, Ertuğrul Gazi’den sonra Kayı Aşireti'nin başina geçecek “halef” olarak görülmeye başlanmış, herkesin gönlünde böyle bir yer edinmişti.

Bilginler bilgini Şeyh Edebali

Ünü tüm Anadolu’ya yayılan Adanalı ünlü bilgin ve filozof Şeyh Edebali, o dönemde Anadolu Selçuklu Devleti'nin başında bulunan Sultan Alaaddin Keykubat dönemi  içinde İtburnu kasabasını mesken edinerek, burada kurmuş olduğu bir tekkede eğitim veriyordu. Ünlü bilgin, burada özellikle de yöneticilik kuralları ve yasaları ögretmekteydi.

Kayı Aşireti mensuplarının gönlünde ise  gelecekte aşiretinin başina geçebilecek kişi olarak yer edindiğinin bilincinde olan Osman Bey de, Şeyh  Şeyh Edebalinin bu ününü bir süredir duymuştu. Bir süre sonra ünlü bilginin verdiği bu dersleri izleyenler arasında Osman Bey de yer almaya başladı. Kendisini gelecekteki aşiret lideri olarak hazırlamaya başlayan Osman BeyŞeyh Edebalinin ögretilerinden yararlanmaya büyük özen gösterdi. Bu nedenle de bir süre sonra ünlü bilginin en sadık ögrencisi ve tekkesi ile evini en sık ziyaret eden kişi de oldu.

Bu sık ziyaretlerinden birinde de, ünlü bilginin güzeller güzeli kızı Mal Hatun ile karşilaştı ve bu genç kızı görür görmez de gönlünü kaptırdı... Girişken bir kişiliği olan Osman Bey, kısa zaman içinde, aşik olduğu Mal Hatun için beslediği duygularını açarak, Şeyh Edebali'den kızı ile evlenmek istediğini belirtti ve bu konuda iznini istedi. Ama aldığı cevap olumsuz oldu.

Bilecik'teki Şeyh Edebali ve Kayı anıtı

Bilecik'teki Şeyh Edebali ve Kayı anıtı

Şeyh Edebali , Osman Bey’in iyi bir damat olabileceğinden emindi. Ama açıkçası, çok sevdiği kızı Mal Hatun’un mutluluğu konusunda ise biraz da kaygılanıyordu. Bunun nedeni de; Osman Bey’in sıradan bir damat adayı olmamasıydı. 

Şeyh Edebaliyi en çok kaygılandıran, Kayı Aşiretinin gelecekte başına geçecek olan Osman Bey'in gözüpekliği ve ataklığı ile yaptığı ündü. Osman Bey’in gelecekte yükleneceği büyük sorumluluklar dolayısıyla kızını ihmal ederek mutsuzluğuna neden olabileceği kuşkusu ve kaygısını taşiyan ünlü bilginin Osman Beye yanıtı bu yüzden olumsuz oldu ve kızı ile evlenme izni vermedi. Ama...

Mal Hatun, gerçekten de güzeller güzeli bir genç kızdı. Babası Şeyh Edebali’nin tüm Anadolu’ya yayılan ünü kadar, Mal Hatun’un da güzelliği dillere destan olmuştu. 

Hatta bu ün Bizanslılara kadar bile taşmıştı. Bu yüzden bir süre sonra bazı söylentilerde Bizans prenslerinden bile kızı Mal Hatun’la evlenmek için Şeyh Edebalinin kapısını aşindıranlar da olmaya başlamıştı. 

Ünlü bilgin, çok zor bir durumda kalmıştı. Bizans prenslerine ve Hristiyanlara kızını vermeyi zaten düşünmüyordu. Öte yandan bir süredir Bizaslılarla sert çatismalar içinde olan ve Kayı Aşiretinin başina geçen Osman Beye de olumsuz yanıt vermişti. Her konudaki sorunlara çözüm üretebilecek kadar engin ve derin bilgi sahibi olan ünlü bilgin, ilk kez bir konuda karar verebilmekte güçlük çekiyordu. Ünlü bilgin kararsızdı... “Aşk” karşisında ne yapılabilirdi ki? 

Ünlü bilgin, kızının da bu konuda bir ara ağzını aramaya ve gönlünde ne yattığını öğrenmeye karar verdi. Koca bilgin için kızının duygularını anlayabilmek de zor değildi. Mal Hatun’un da Osman Bey’e karşı kayıtsız olmadığı ve gönlünün kaydığını sezinleyen Şeyh Edebali, sonunda kızına olan kendi sevgisinin onu korumaya çalişirken, taşidığı kaygıları yüzünden mutsuz olmasına neden olabileceği düşüncesiyle, sevgili kızının gönlünün yaptığı seçim dolayısıyla da, bu evlliğe razı oldu. Çünkü, Osman Bey’in sevgisi karşılıksız değildi!

Ama ulu bilge Edebali'nin kızını Osman Bey’e vereceğini açıkladığı "Mal Hatun artık senin helalindir" sözleri ise, Osman Bey’in düşünü yorumlaması sırasındadır.
Bu aşk böylece bir “mutlu son”a kavuştu...

Mal Hatun kimdir?

mal haturn'un eskişehir'deki heykeli

Mal Hatun'un Eskişehir'deki heykeli

Kesin doğum tarihi bilinmeyen, ancak Bilecik’te dünyaya gelen ve 1324 yılında ölen Mal Hatun ile ilgili bazı kaynaklarda çeliskili bilgiler yer alıyor. 

Örnegin; Yılmaz ÖztunaMal Hatunun 
Şeyh Edebali’nin değil, Ömer Bey’in kızı ve Orhan Bey’in annesi olduğunu, Şeyh Edebali’nin kızının Osman Bey’in diğer karısı ve Alaaddin’in annesi olan Bala Hatun   olduğunu (Başlangıcından Günümüze Kadar Türkiye Tarihi- Cilt: 3, Sf: 20) yazıyor.   

Meydan Larousse ansiklopedisinde ise; her iki kadın da aynı kişi olarak anlatılır, Mal Hatun,  Bala Hatun ve Rabia Hatun olarak anılan kişilerin hepsinin de aynı kişi olduğu belirtilir. (Cilt: 2, Sf: 92

Ancak “Rabia”nın Arapça’da “dördüncü” anlamına gelmesi dolayısıyla, bu adın Mal Hatun ile bir ilgisi olabilme olasılığı çok uzaktır. Çünkü Osman Bey’in 2 karısı vardı. 

Bu konuda yararlandığım kaynakların çoğunluğu ise aynen bu hikayede olduğu gibi, Mal Hatun’un Şeyh Edebali’nin kızı ve Osman Bey’in karısı ve de kendinden sonra yerine geçecek olan oğlu Orhan Bey’in annesi olduğu yönünde.

Öte yandan, uzun yıllarca  çok geniş ve zengin bir tarihi kaynak araştırması yapan Op. Dr. M. N. Dinçsoy’un eserine (Yöremizin Tarihinde Turgutlu’nun Dramı ve Mustafa Kemal Atatürk, Sf: 463) ve ünlü Osmanlı Tarihi (Historie de la Ottoman veya Historie de la Turquie) adlı bir kaç ciltlik eser yazan ve Osman Bey’in ünlü nihahını bu eserinde anlatan Alphonse de Lamartine'nin eserine (Osmanlı Tarihi, Cilt: 1, Sf: 38) göre de Mal Hatun ile ilgili bilgiler yukarıda aktardığım doğrultudadır.  

Sonraki yazı: Bir nikah ve bir söz