Cumhuriyet rapsodisi

CUMHURİYET RAPSODİSİ

En kabadayı gecelerin karanlığındayız
Derin endişeler içinde.
Halka halka dağılmada tepemizde,
Kahır dolu dumanıyla

Tütüp duran o son ocak.
Karanlığın en koyu deminde miyiz?
Saatler daha kaç var şafağa?
Hâlâ neresindeyiz gecenin?
Oysa bak, "Bugün 29 Ekim" diyor takvim.
Sevdan yine başımda, memleketim...


Saatler, uykulara yenilmeye ayarlı.
Zaman, şimdi karanlığa teslim.
Şiirlere emanet edip düşlerimi,
Uykularımı da kovdum peşinden.
Anlayacağın, yine şiirler nöbetçi bu gece.
Ama en kutsal sözcüklerimizi bile kirlettiler ya
Kaçmak istiyorum demirbaş sözcüklerden.
Hiç dokunulmamış sözcükler arıyorum, anlatabilmek için seni
Sen; şiirlerine kadar kederli, türkülerine kadar dertli memleketim...

Üç denizin ortasında upuzun uzanıp yatmış,
Yaprak misali sararmış, sahipsiz kalmışsın ya...
Her dalgayla bile hiç kıpırdamıyorsun ya...
Hırsızlar hep iktidar olup duruyor ya...
Çetelerin çöreklenmişken başına,
Yine de hiç uyanmayasıya uyuyorsun ya hep böyle...
Benim nefesim kesilir!
Sen; ölümüne kadar suskun, halkına kadar mahmur memleketim...

Halkın, çok yakından sevdiğim olur, haberin olsun!
Acılarının kıyılarına tutunup da büyüttük sevdamızı, 
Dertlerinle yoğurmuşuz kavgamızı.
Dertlerimiz ve acılarımız bile kutsaldır bizim.
Bilmez misin, üstünde kaç kere yaraladı beni dertlerin?
Kaç kere kapandı üstümüze koca demir kapılar?
Güneş, kaç kere buldu karanlık bir hücrede?
Yine de inadına uyandık her sabah,
Selamlamak için üstüne doğacak güneşi.
Meğer ne zormuş sevebilmek seni?
Sen; hem tutsaklığım, hem de özgürlüğüm oldun memleketim...

En karanlık ve soğuk gecelerinde, şiirlere sarındık.
Yorgan yaptık üstümüze sevda ve umut türkülerini.
Saat 9'da mum yakıp her gece, güneşi de biz çağırdık.
Sürekli aydınlık için ışıklar sönerken bir dakika,
Yüreklerimizde yandı umudun ateş topu,
Damıtabilmek için aydınlığı karanlık gecelerinden.
Sen; gecekonduların kadar yoksul, yalıların kadar varsıl memleketim...

Hangi dağa, hangi tepeye çıksam?
Artık seninle alay eden şu Ay'a mı?
Yıldızlara mı?
Güneş'e mi, söyle nereye?
Yoksa bir kez daha Samsun'a çıksam da mı bağırsam:
— Artık yetişir, yetişir!
Atatürk gelmez ikide bir!
Hani, nerede cumhuriyetin?
Oysa bak, "Bugün 29 Ekim"
Diyor başucumdaki takvim!
Sen; düşlerim kadar yasak, umutlarım kadar tutsak memleketim...



Yorumlar - Yorum Yaz