Tırnak içinde aşk

Tırnak içinde "aşk"

Aylardan yılın en cüce ayı Şubat.
Kış mevsiminin en soğuk günleri.
Dışarıda hava ayaz mı ayaz.
Sokaklar bile üşümüş gibi kendi tenhalıklarıyla.
Güneşin en kaprisli mevsimidir şimdi…

Bir tek ayın 14’ü ısıtır yürekleri.
Bir de kendi evlerimizde sevgiyle sarındığımız odalarımız ısıtır bizi sımsıcak.
Odalarımızın ısısı camlara vurur, camlarda “aşk”ın buğulu gözyaşları varmış gibi… 
Balkonda sardunya saksıları dizili.
Suya doymuşlar belki.
Ama içlerinde, hala güneş özlemi…
— Oysa biz, hep başka saksılarda sevdalandık güneşe!

Bugün günlerden 14 Şubat diyor başucumdaki takvim.
“Sevgililer Günü”. Her yıl bugün “aşk”ı anımsatır bize.

“Aşk” bir yüzleşme gibidir de kimi zaman.
Geçmişin yanılgıları ile geleceğin umutları arasında gidip gelen bir yüzleşme…
— Hep geniş zamanlar umduk, ama dar vakitlere sığdırmak zorunda kaldık sevdalarımızı!
— Çaresiz şiirlere sığındık sonra, dar vakitler yetmeyince! Karagün dostumuz oldu şiirler!
— Şiir çaredir belki. Ama hep çaresizlik gibi yaşanır! Ve içtenliği yoksa “aşk”ın, boş bir sayfa gibidir. Okusan da olur, okumasan da!
— Bu yüzden hep tırnak içinde aranmalıdır “aşk”!

Başlı başına bir tutku olur “aşk”, tırnak içinde yazıldığında. 
Öyle bir tutku ki, gençliğimizin sanki tutunacak tek dalı olur!
— Bir yenilirsek, hüzün kazanır. Duygular sanki karanlığın hükmünde kalır, hayatın bir çeşit med ceziri yaşanıyor gibi! 
— Bir sonbahar gibi yaşanır hayat o zaman, değerlerimizdeki yaprak dökümleriyle birlikte.
— Gönül kırıklıklarımızı biriktiririz bazen sadece, yaşama tutunmak adına bir deneyim diye…

Sevgiden kopuk her söz, içtenliği olmayan her vaat, dudaklardan fırlayan her yalan… bir başka acıya çarpıp da kanatır bu yüzden. Yine bu yüzden pek çoğumuz bir çok acıdan süzerek elde edebildik “aşk”ı! Kendi yaşam koşumuzu sürdürdüğümüz kulvarda, kendi tempomuzda koşarken, pek çoğumuz da ona rastlayamadık bu yüzden. 
— Bu yüzden “aşk”, yeni bir varoluşun simgesel bir anlatımı gibidir de!

Kimi zaman hayallerimizle yaşarız “aşk”ı, umutlarımıza sevdalanırız!
Bazen en derin bir nefes gibidir “aşk”.
Hava değildir sadece içimize çektiğimiz o zaman, sanki bütün bir yaşamdır!
Ve “aşk”ın rengini tutkuyla boyarız!
— Bu nedenle de tırnak içinde yazılmalı “aşk”!

Çaldığı her kapıda “aşk”ın söylediği tek bir söz var çünkü: 
“İçtenliğimi arıyorum!” 

Ne kadar da haklı? Hayatımızı her yönden kuşatan Dolar üzerinden pazarlıklarla alınır, satılır, pazarlanır. Ve içtenliğini arayan “aşk”, aradığıyla karşılaşınca, kapınızı çaldığında tek bir söz söyleyecektir bu yüzden:
“Benim şiirimi okudukça ağlayacaksın!”

— Öyleyse, yeryüzünde hiç bir “aşk” yürekli olmadan yaşanmaz!

 

Yorumlar - Yorum Yaz