Kurtuluş sonrası ilk ziyaret: 26 Ocak 1923

 
Kurtuluş sonrası ilk ziyaret: 26 Ocak 1923

Fotoğraf'ın hikayesi: Mustafa Kemal Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı sonrası Turgutlu'yu ilk ziyareti olan 26 Ocak 1923 gününe ait bu fotoğrafta, ilginç bir an yaşanmaktadır. Atatürk, ziyaretinin sonunda kendisine ayrılmış olan bölümde dinlenirken, bir İran asıllı vatandaş ortaya çıkmış, Atatürk'e hitaben övgü dolu uzun bir yazısını okumuştur. Fotoğraf işte bu anı yansıtmaktadır. İranlı olduğu belirtilen bu kişi konuşması bittiğinde ise heyecandan düşüp bayılır. 

Cumhuriyet Treni

İnsanoğlu’nun mağaradan çıkıp kentler kurmaya başladığı uygarlık tarihi süresince verdiği mücadeleler sonucu ulaştığı “cumhuriyet”, insanlığın bir erdemi olarak da gösteriliyordu.Mustafa Kemal de “bir erdem rejimi” olarak tanımlıyordu “cumhuriyet”i. 

Ulaşım yolu olarak yalnızca demiryolları vardı o zamanlar. Bu nedenle Mustafa Kemal’in yurt gezilerini sürdürdüğü özel tren, bu yolculuk boyuncaMustafa Kemal’in “cumhuriyet” ile ilgili düşüncelerini  halkla paylaşıp, yaymak amacıyla başlattığı yolculuğu simgelemek için, sonraki yıllarda “Cumhuriyet Treni” diye de adlandırılmıştı. Özel tren, Mustafa Kemal’in treni, “Cumhuriyet”i taşıyordu adım adım… 

Ankara'dan bir yol gelir Turgutlu'ya

Mustafa Kemal’in treni İzmir-Ankara seferini yaparken, her defasında geçiyorduTurgutlu’dan. 2. Abdülhamit döneminde, 1885’te, İzmir-Kasaba Demiryolu’nun yapımını gerçekleştiren Fransız şirketi, demiryolunu daha sonra Alaşehir’e kadar uzatmış, adını da “İzmir-Kasaba Demiryolu” iken, “İzmir-Kasaba ve Temdidi Demiryolu” olarak değiştirmişti.  

Daha sonraki yıllarda ise, 19. yüzyıl sonlarına doğru Ankara ile birleşen bu demiryolu,“Kurtuluş”tan sonra, “Anadolu’nun kalbi”ne, can çekişen Osmanlı Devleti’nin en zayıf halkası olan Anadolu’da doğan Yeni Türk Devleti’ni temsil eden, sarayın ve İstanbul Hükümeti’nin karşısında bir alternatif olan Ankara Hükümeti’nin bağrına kadar uzanan bir yol olmuştu. Ankara’dan işte böyle bir yol geliyordu Turgutlu’ya… 

Kurtuluş sonrası ilk ziyaret: 26 Ocak 1923

— Biliyoruz ki; çok büyük sefaletler ve felaketler yaşadınız. Evleriniz yakıldı, hemşehrilerinizin bir çoğu şehit edildi. Ama bütün bu savaş sizin için, heyetimiz için bir uyanma ve uyanıklık olmuştur. Biz bu uyanışla çalışacak olursak, artık o kara günlerin tekrarına imkan olmaz…

Mustafa Kemal, karşısında toplanmış olan Turgutlu halkına bu sözlerle sesleniyordu. Soğuk bir kış günüydü. Takvimler 26 Ocak 1923 tarihini gösteriyordu. 

Kurtuluş savaşı sonrası ilk yurt gezisine çıkan Mustafa Kemal, Ankara’dan özel treniyle hareket etmiş ve bu yolculukta Turgutlu’ya da uğramıştı. Salihli’den Turgutlu’ya gelen özel tren istasyonda durmuş ve Mustafa Kemal, burada büyük sevgi gösterileriyle karşılanmıştı…

Oysa çok değil, yaklaşık 4 ay öncesinde farklı bir tablo yaşıyordu Turgutlu. 3 yıl boyunca yaşanan işgal acılarına ve zulme bir de yangın felaketi eklenmiş, işgalciler Turgutlu’yu terk ederken, arkalarında kocaman bir kül yığınına dönüştürdükleri bir kasaba ve öldürdükleri binden fazla insanın cesedini bırakmışlardı…  

Şimdiyse tablo çok daha başka, çok daha umut vericiydi. Tüm Turgutlu istasyona akmış, istasyon bayraklar, çiçekler ve zafer taklarıyla süslenmiş. Turgutlu’nun insanları mutlu, heyecanlı ve sevinçli. Yüzlerinde sınırsız bir sevinç parıltısı ve gülümsemesi. O kötü günlerin acısı ise yüreklere gömülmüş. Kurtarıcıları, zafer sonrası, zafer takları arasında halkı ile bütünleşiyor. 

Mustafa Kemal’in Turgutlu’ya bu kezki gelişi, bir zafer gelişi…

Mustafa Kemal, bu ilk yurt gezisine çıkısını ve nedenlerini şöyle anlatır:
“Yeni seçim dolayısıyla Anadolu ve Rumeli Müdafa-ı Hukuk Cemiyeti’ni bir siyasal parti durumuna getirmeye karar vermiştim. Barış gerçekleştiği takdirde, dernek teşkilatımızın siyasi partiye dönüştürülmesini gerekli görüyordum. Zaferden sonra, öğretim ve eğitimle uğraşmaya başlamış olan muzaffer ordumuzu da yakından görmek istiyordum. İşte bu amaçlarla, Batı Anadolu’da bir gezi yapmak üzere 14 Ocak 1923 tarihinde Ankara’dan hareket ettim. Eskişehir’den itibaren İzmit, Bursa, İzmir ve Balıkesir’de halkı uygun yerlerde toplayarak uzun görüşmelerde bulundum. Ahalinin, bana istedikleri gibi serbest sorular sormasını istedim, sorulan sorulara cevap verebilmek için 6 saat, 7 saat süren konferanslar verdim. Hemen her yerde halkın bilmek istediği konular şunlardı: Lozan Konferansı sonucu, Ulusal Egemenlik ve hilafet makamı ve bunların durumu ve ilişkileri. Ve bir de kurmak istediğim parti…”(Nutuk) 

Yani, Mustafa Kemal’in bu ilk yurt gezisine çıkısı; halkın mutlu geleceğinin yolunu belirleyecek olan düşüncelerini tartışabilmek, halkı bu konularda aydınlatabilmek, bu yolda kafasında tasarladığı devrimler hakkındaki bazı kararlarına karşı ve kendisine olan güven konusunda halkın yaklaşımını anlamak ve ölçmek amacına yönelikti. Dolayısıyla, Turgutlu’ya da böylesi bir amaçla gelmişti…  

Mustafa Kemal, daha önce de 29 Eylül 1922 Cuma günü akşam saatlerinde yine özel treniyle Turgutlu’dan geçmişti. Büyük zafer kazanmış bir Başkomutan ve TBMM Başkanısıfatıyla, 29 Eylül 1922’de zaferin kazanılmasının ardından halka bir beyanname olarak yaptığı“Büyük ve soylu Türk ulusu! Anadolu’nun kurtuluş zaferini kutlarken, sana İzmir’den, Bursa’dan, Akdeniz ufuklarından ordularının selamını takdim ediyorum” şeklindeki o ünlü konuşmasını yaptıktan sonra, trenle Ankara’ya dönmüştü. İzmir’den Ankara’ya hareket eden Mustafa Kemal, akşam saatlerine doğruTurgutlu istasyonunda kısa bir süre durmuştu. O dönemde Manisa’nın mutasarrıflık görevinde bulunan Aziz Bey, Turgutlu Kaymakamı Binbaşı Ahmet Hamdi Bey’e, Mustafa Kemal ve beraberindeki heyetin Turgutlu istasyonundan geçeceğini bildirmiş, bu haber üzerine Ahmet Hamdi Bey de mümkün olduğu kadar çok öğrenci ve halktan kalabalık toplamış, akşam saatlerinde istasyon kalabalık bir halk topluluğu ile dolup taşmıştı. Karanlık dolayısıyla halkın ellerinde fenerler ve çıralardan yaptıkları meşaleler ile doldurdukları istasyon, akşamın alaca karanlığında ışıl ışıl olmuştu. 

Karanlıkta ilerleyerek yol alan Mustafa Kemal’in treni, Turgutlu istasyonundaki bu ışıltılı kalabalığı gördüğünde durmuştu. Kamarasının penceresinden, üzerindeki Mareşalüniformasıyla görünen Mustafa Kemal, o anda kopan büyük ve coşkulu alkışlar ve tezahüratlar arasında Turgutlu halkını selamlamış ve “ilk fırsatta Turgutlu’ya tekrar geleceği” sözü vererek yoluna devam etmişti. 
  
Mustafa Kemal, böylelikle 26 Ocak 1923 günü Turgutlu’ya geldiğinde vermiş olduğu bir sözü de yerine getirmiş oluyordu…  

Yanında Doğu Ordusu Komutanı Kazım Paşa (Karabekir), Milli Savunma Bakanı Kazım(Özalp), Bursa Milletvekili Muhittin Baha (Pars), Bolu Milletvekili Cevat Abbas (Gürer),Muhafız Tabur Komutanı İsmail Hakkı (Tekçe), Yaveri Mahmut Muzaffer (Kılıç), Özel Kalem Memduh Bey’den oluşan bir heyetle Turgutlu’ya gelen Mustafa Kemal’i, istasyonda oldukça coşkulu bir kalabalık karşıladı. Turgutlu istasyonu sanki bir bayram yeri gibiydi o gün. 

Heyeti karşılayıcılar arasında bulunan ilkokul çocukları şarkılar söylüyor, şiirler okuyor… Bu arada, üstü başı diğerlerinden daha temiz olan 9 yaşlarında bir öğrenci, Mustafa Kemal’e yaklaşarak, elindeki bir buket çiçeği sunuyor ve Büyük Kurtarıcıya “hoş geldiniz” diyor.

Mustafa Kemal, mutlu bir gülümsemeyle çiçeği alarak, gözleri heyecanla ve büyülenmişçesine kendisine hayran hayran bakan bu küçük çocuğun yanağını okşadıktan sonra, soruyor:
— Senin adın ne çocuk?
— Mustafa Niyazi efendim…
— Büyüyünce ne olmak istersin? Zabit mi?
— Mühendis veya hekim…
— Neden mühendis veya hekim?
— Vatanı siz kurtardınız… Yanan yerleri yeniden yapmak, hastalara bakmak için…


Küçük Mustafa Niyazi (*) ile arasında geçen bu diyalogdan sonra, Mustafa Kemal yüzünü karşılayıcılar ve halka döndüğünde, öğrenciler ve halk tarafından “Ah Kasaba” adlı ağıt ile “At Bombayı Türk Ordusu” adlı marşı söylüyor ve bir öğrenci de Mustafa Kemal’e ithaf edilen“Ey Türklerin Son Fatihi” adındaki bir şiiri okuyor.  

Mustafa Kemal’in bu gelişi için hazırlıklı olan Kaymakam Binbaşı Ahmet Hamdi Bey,Belediye Başkanı Cemal Bey ile okullar adına da okul müdürlerinden Osman Nuri Bey, 26 Ocak 1923 Cuma sabahında Turgutlu istasyonuna gelerek kendilerini onurlandıran Mustafa Kemal’i öven ve izinde olduklarını belirten birer konuşma yaptılar. 

Yapılan konuşmalardan ve gösterilen ilgiden son derece duygulanan Mustafa Kemal de, bu ilgi ve konuşmalara şöyle bir karşılık verdi: 
“Hakkımda gösterdiğiniz bu sevgi eseri konuşmaya ve içtenliğe teşekkür ederim. Bütün Kasaba halkı adına söylenen sözlerden son derece duygulandım. Halkın, memleketi gerçek kurtuluşa ulaştırmak için çalışanlarla beraber olduğu konusundaki güvencesi, son derece değerlidir. Memleket ve halkın esenliği için çalışanlar, halkın yardım ve güveninden emin olamazlarsa, elbette inanç ve yürek gücüyle çalışamazlar.  Gerek ben ve gerekse saygıdeğer arkadaşlarım bu güven ve desteği en iyi şekilde yerinde kullanmaya çalışacak ve inşallah başarılı da olacağız. Biliyoruz ki; büyük sefaletler ve felaketler yaşadınız. Evleriniz yakıldı, hemşehrilerinizin bir çoğu şehit edildi. Ama bütün bu savaş sizin için, heyetimiz için bir uyanma ve uyanıklık olmuştur. Biz bu uyanışla çalışacak olursak, artık o kara günlerin tekrarına imkan olmaz…”

Mustafa Kemal, bu sırada kendisini karşılamaya gelen ilkokul çocuklarını işaret ederek, şunları söyler: 
— Kalbimize ümitler veren şu karşımızdaki hanımlar ve beylerden fazla, ahalimizi ve ordumuzu bunlar temin edeceklerdir.
Ve sonra çocuklara seslenir:
— Küçük hanımlar, küçük efendiler! Sizler hepiniz geleceğin birer gülü, yıldızı ve mutluluk ışığısınız. Vatanı gerçek aydınlığa sizler götüreceksiniz. Kendinizin ne kadar önemli ve değerli olduğunu düşünerek, ona göre çalışmalısınız. Sizlerden çok şey bekliyorum… 

Bu konuşmadan sonra bir süre istasyonda kendisine ayrılmış bölümde dinlenmeye çekilir. Bu sırada birden bire Turgutlu’da yaşayan bir İranlı ortaya çıkar ve kendi dilinde hazırladığı Farsça uzun bir övgü dolu nutuk okur Mustafa Kemal için. Ama aşırı heyecanı dolayısıyla da bitirir bitirmez, orada düşüp bayılır.

Mustafa Kemal, daha sonra yeniden trene biner. Özel tren Manisa ve İzmir’e gitmek üzere Turgutlu’dan hareket ederken, yine büyük sevgi gösterileri ve tezahüratlar arasında uğurlanarak Turgutlu’dan yola çıkan Mustafa Kemal, mutlu ve umutludur… 

Turgutlu’dan sonra aynı gün Manisa’ya giden ve burada da büyük sevgi gösterileriyle karşılanan Mustafa Kemal, Manisa’da da halka hitap eder ve çeşitli ziyaretlerde bulunur. Daha sonra İzmir’e gitmek üzere beraberindekilerle birlikte istasyona dönen Mustafa Kemal, istasyonda kendisini karşılamaya gelen İzmir’den çeşitli kurum ve kuruluşların temsilcilerinden oluşan heyetle birlikte trene binerek İzmir’e hareket eder...

Aynı yıl, 1923 yılının Şubat ayında, Mustafa Kemal, özel treniyle birlikte bir kez dahaTurgutlu’dan geçti. Bu kez, yanında 24 Ocak günü İzmir’de evlendiği eşi Latife Hanımda vardı. Bu yolculuğunu rotası ise Eskişehir’e doğruydu bu kez. Hedefi, “Londra Konferansı”, nihai hedef ise; “bağımsız bir vatan”dı. 

Anadolu ihtilalinin lideri, Kurtuluş Savaşı’nın Başkomutanı ve TBMM Başkanı Mustafa Kemal’in gösterdiği hedefler doğrultusunda Anadolu’nun ve anadolu halkının geleceğini belirleyecek kararları Londra’da, Londra Konferansı’nda İtilaf devletleri ile diğer devlet temsilcilerine ilan eden Türk heyeti, yurda dönmüştü. Mustafa Kemal, bu heyetle Eskişehir’de buluşacaktı. 

Bu nedenle 18 Şubat günü özel treniyle İzmir’den yola çıkan Mustafa Kemal, yineTurgutlu’dan geçerken, istasyonda birikmiş kasaba halkına selam vermeden geçmedi. Ama bu kez halkla görüşmek üzere fazla oyalanmadı, trenden inmedi, treni Turgutlu istasyonunda durmadı. Randevusuna yetişebilmek için, vagondan inmeden, pencereden görünüp halkı selamlayarak, Ankara istikametine doğru yoluna devam etti.

(*) O gün Mustafa Kemal’e “Hoş geldiniz” diyerek bir demet çiçek sunan ve aralarında böyle bir diyalog geçen o zamanki 9 yaşındaki bu minik çocuk ise, İbn-i Cinni İsmail Hakkı Bey (Cinni Hoca)’in oğludur. 

Sevgili dostum ve değerli büyüğüm İbn-î Cinnî Op. Dr. Mustafa Niyazi DinçsoyMustafa Kemal’le olan bu ilk karşılaşmasını sohbetlerimiz sırasında anlatırken, karşılama komitesi içinde kendisine bu görevin verilmesinin nedenini ise şöyle atlatmıştı: 
“Evimiz Kasaba’daki yangında kurtulan az sayıda evden biriydi. Dolayısıyla yangında zarar görmemiş, eşyalarımızı kaybetmemiştik. Bu yüzden öğrenciler arasında üstü başı en temiz olan bendim. Bir de Öğretmen çocuğu olmam ve akranlarımdan daha düzgün konuşmam nedeniyle Atatürk’e “hoş geldin” demek ve çiçek vermek için ben seçildim...”

Ama  kendisine bu onuru yaşatan tek neden bu değildir. Turgutlu’nun işgal günlerinde, halkın gözünde bir kahraman haline gelen, sonrasında da hakkında çeşitli efsaneler yakıştırılan ve halk tarafından kasabada “Cinni Hoca” diye de anılan İbn-i Cinni İsmail Hakkı Bey’in oğlu olması da, küçük Mustafa Niyazi’ye bu onuru yaşatmıştı. Kaymakam Binbaşı Ahmet Hilmi Bey, kasabanın o dönemki Belediye Başkanı Cemal Bey ve öğretmenleri, aynı zamanda Kasaba Rüştiye Mektebi Müdürü de olan Tarih öğretmeni İsmail Hakkı Bey’e olan saygıları dolayısıyla, bir bakıma oğluna böyle bir görev vererek, babasını da onurlandırmış oluyorlardı.
  

 
26 Ocak günü Atatürk'ün Turgutlu'yu ilk ziyareti sırasında kendisine bir demet çiçek  sunan o günün 9 yaşındaki küçük çocuğu Mustafa Niyazi kimdir?
 

 Okumak için tıklayınız: 26 Ocak Turgutlu'da nasıl yerel kutlama günü oldu? 

 Sonraki ziyaret: "Sen bizim için bir güneşsin!"


Yorumlar - Yorum Yaz