Kasaba Ezgileri

   
   
   

Bu hayatta hepimiz de gelip geçen bir yolcu gibiyiz. Her insanın bu hayatta bir hikâyesi var. Umutlarımıza ve hayallerimize tutunup da sürdürdüğümüz bu yürüyüş, bizim hayatın içindeki serüvenimizdir. Her insanın kendi serüveni, akıp giden hayat karşısında sergilediği kendi duruşunu anlatır... Hayata tutunmak kadar, hayata dokunabilmek de gerekli. İçimizdeki yaşam sevinci ile tutunur ve ürettiklerimizle dokunabiliriz hayata. Hayatın içinde nasıl bir duruş sergilediğimiz kadar, geleceğe dönük ne ürettiğimiz de önemli. Bu ürettiklerimiz ise; hayata nasıl tutunup, nasıl dokunduğumuzu anlatır...

   
       

Adını Gülsün koyalım
Ak TL karagün içindir
Akşamın yorgun saatlerinde
Bayramı karşılarken
Bezgin bakkal
Bir ağaç ve yüzyılın bestekarı
Bir ben miyim unutmayan?
Boyacı çocuk
Demli bir temmuz akşamı
Dilsiz sokaklar
Fabrika kızları
Gece, şehir ve düşler
Gece, şehir ve gölge
Geceydi ve yağmur çiseliyordu
Göçmen kuşlara inat
Gökyüzü herkesindir
Güne başlarken
Güneş imdat istiyor
Güneşin ilk ışıkları
Güvercinler eksilirken
Hayatın hareleri
Kapılar
Kasabada "trampete gitmek" deyimi
Katil kim?
Koyun muhabbeti
Leylek Çayı
Leylekler
Leylekler giderken
Mavi bir sabah
Memleket nasıl kurtulur?
Nim niz beguzered
Papatya
Seni gidi dut ağacı
Sessiz gazi
Simitçi çocuk
Sivri dede
Sokak lambaları
Şarkılar öksüz kaldı
Şehir güzellemesi
Turgutlu'ya güzelleme
Umuda açılan pencereler
Umut sokağı
Unutulmuş düşler
Vadedilmiş topraklarda aşkın tohumları
Vakit gecikmiş güz
Yalnız değiliz
Yaşamın ikilemi
Yılkı atları
Yitik bir zamanı kovalamak