![]() | |||||||
| |||||||
Bizans ve anlamı | |||||||
Grek dilinde “güneşin doğduğu yer” anlamına gelen “Themata Anatolika” diye adlandırılan, adını da bu tanımlamadan alan Anadolu’da, geçmiş tarihte en uzun egemenlik süren (yaklaşık 900 yıl) bir imparatorluk olan Bizans, M. S. 395’te Büyük Roma İmparatorluğu’nun “Doğu” ve “Batı” diye ikiye ayrılmasıyla kurulmuştu. | |||||||
| |||||||
Böylece, Asya ve Avrupa kıtaları arasında “stratejik bir kavşak”ta kurulan bu kent dolayısıyla, Bizans, bu yüzden Anadolu topraklarında en uzun dönem varlığını koruyabilen bir imparatorluk oldu. Aynı zamanda, Batı Roma İmparatorluğu’ndan da daha uzun ömürlü olabildi. Ama bu kent, nasıl Bizans’ın Anadolu'da ve diğer doğu kesimlerindeki egemenliğini veya varlığını sürdürebilmesine neden olduysa, Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmet döneminde bu kentin Osmanlılar tarafından alınması da, aynı nedenle imparatorluğun yıkımına neden oldu... | |||||||
| |||||||
İstanbul surları | |||||||
Üçgeni andıran eski İstanbul yarımadasının etrafı surlarla çevrilidir. 22 km’yi bulan surlar 5yy, Roma devrine aittir. Byzantion şehir sitesi, kurulmasından itibaren batı yönüne doğru genişleyerek 4 defa yeni surla çevrilmişti. Yarımada kolay savunulurdu. Balkanlardan öteye az engebeli bölgeler geçilince, kara tarafı devasal surları müthiş bir koruma sağlardı. Marmara Denizi ve Haliç kıyıları da tek sıra, fakat güçlü surlarla çevriliydi. Şehrin akropolisini çevreleyen surlardan, 3. yy’da yapılmış, İmparator Septimus Severius ve 320'de Büyük Constantinus tarafından yaptırılan 3. surdan eser yoktur. Kara surları deniz kıyısından başlayarak tepeleri ve vadileri geçerek Haliç surlarına iner. Değişik devir kitabeleri surlarda yapılan tamiratları belirtir. Kara surları 6492 metre uzunluğundadır. En önde yer alan hendek arkasındaki ilk sıra surlar ve kuleler, bununda gerisinde, daha yüksek 96 kuleli esas sur bulunur. Orijinal kapıların çoğu günümüze gelmiştir. 1980’li yıllarda başlayan ve devam edecek olan koruma ve tamir çabaları neticesinde, surların etrafı temizlenmiş yer, yer tamiratlar yapılmış, parklar etrafı süslemiştir. | |||||||
| |||||||
Anadolu adının kökeni | |||||||
Ama Batı Roma İmparatorluğu’na göre Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu’nun daha uzun ömürlü olmasının nedeni; “mutlakiyet”le yönetilmesine de dayandırılmaktadır. Yerleşmiş bir bürokrasi, güçlü bir ordu ve güvenli bir siyasetin de yardımıyla Bizans, Latin dünyası ile yunan dünyasının birbirinden farklı siyasi birliğini de sürdürebilmeyi başarabilmişti... Bizans, doğu topraklarını ayrı idarelere böldüğünde, kendi merkezine göre doğuda kalan toprakları da “güneşin doğduğu taraf” anlamına gelen “Themata Anatolika” diye adlandırmıştı. “Anadolu” adının kaynağı, kökeni ve anlamı da bu oldu. Pek çok Avrupa ülkesi halkınca da daha öncesinden “Küçük Asya” diye bilinir ve adlandırılırdı... Avrupalıların Anadolu’ya “Türkiya” demesi ise, 12. Yüzyılda, Alman İmparatoru Barbarossa’nın Haçlı Seferi’ne rastlar. Haçlılar, Anadolu’yu hala bir “Roma ülkesi” olarak görürken, Türkmenlere rastladıkları bölgelere ise “Türkiya” (yani Türklerin bölgesi) adını verir. Bu deyimle tüm Anadolu değil, yalnızca göçebe Türkmenlerin yaşadıkları bölge tanımlanır. Osmanlılar, Anadolu için “Türk” ya da “Türkiya” deyimlerini kullanmazlar. | |||||||
| |||||||
Rum adının kökeni | |||||||
Anadolu’nun Türkleşmesi sürecinde, Anadolu topraklarında bulunan ve Hıristiyan olan kimselere, özellikle Osmanlılar döneminde “Rum”, ya da “Rumi” (yani Roma’ya ait) denilmeye başlanmıştı. Genel olarak Batı Anadolu, Trakya, Adalar ve Balkanlar’daki Hıristiyanlar, Osmanlılarca “Rum” olarak nitelendirilir. Bu bakımdan, Rum topluluğunun tümünün de Yunan kökenli olmadığı görülür. Dolayısıyla "Rum" adı, Osmanlılarca verilen bir ad olmuştur. | |||||||
| |||||||
| |||||||