Zamanı kovalamak |
![]() |
![]() |
Şehrin kalabalığına karıştığımda, kalabalık gürültülerdeki konuşmalar arasında, geleceği anlatan sözcüklere rastlayamadım yine. Hiç bir ses geleceğe gitmiyor, hiç bir söz yarınlara dokunmuyordu, kullanıldığı cümleler içinde. Anladım ki; aydınları ve aydınlık sesleri kısanlar, bu toplumun sadece bugününü değil, yarınını ve geleceğini de karartmışlar. Bugünkü karanlık, öylesine bir kör karanlık olmuş ki; ne çok uzağa bakabiliyor insanlarımız, ne baksa da çok ileriyi görebiliyor. Görüşlerindeki ufuk, ya bir bilmecenin ya da bir kaosun sarmalına saplanmış... — Günlük yaşiyoruz artık, diyordu esnafın biri. “Yeryüzünde kaç toplumda böyle bir ruh hali oluşmuştur?” diye düşündüm. Bir toplum düşünün ki, bugününe lanet okuyor. Ama yüzünü geleceğe ve yarınlara dönmeye de cesareti yok. Varolan: esaret! İktidarın her icraatı, onları sanki köleliğe doğru bir adım daha yaklaştırıyor. Hükümetin, “ilerledik, ilerliyoruz” sözleri, asıl bunu yansıtıyor hayatımızın gerçekliği içinde. Ve bir toplum düşününi; bu yüzden ufku daralmış ve geleceğe de umutla bakamadığından, geçmişine ve her geride bıraktığı güne özlem duyuyor! Artık “bugün dünden, her gelen gün de bugünden daha güzeldir” felsefesi bile, hayatlardaki gerçek ifadesini bulamadığından, kaldırılıp da tarihin çöplüğüne atılmak üzere. Sadece, yitik bir zamanı kovalama heyecanı var insanların içinde... Artık geniş zamanlar içinde “daha iyi yarınlar, daha güzel gelecek” şeklinde kurulamıyor cümleler. Tüm zamanlar içindeki cümlelerin üstüne basa basa yükselen tek cümle: “Hey gidi günler hey!” “Yeni” ve “yenilik” kavramları bile artık eskimiş toplumun değer yargılarında. Ya da çürümüs. Gerçek bir lider yetiştiremeyen, ama hep ucuz kahramanlar üretilen bir toplumda, eski liderler bile yeni partilerle meydanlarda yeniden arz-ı endam ediyor. Yani; yeni anlayışı bile eski bu toplumun... O esnaflarla tüm bunları konuşmaya zamanım yoktu. Onun yerine, koltuğumun altında tuttuğum gazetenin o günkü manşetini ve sayfanın yarısını kaplamış o muhteşem resmini gösterdim. Peşpeşe gündemi sarsan yolsuzluk ve vurgun olaylarında rol alan bir kaç hükümet adamının şimdiye dek hangi partilerden seçildikleri de sıralanmıştı haberde. Ve ünlü Rus oyuncağı matruşka gibi birbirlerini doğuran partileri anlatan bir karikatürle süslenmiş bir haber. Ve şöyle bir alt yazı vardı haberde: "Aslında 50 yıldır hep aynı parti iktidar, aynı zihniyet yönetiyor... " Ayrılırken, dudaklarımdaki anlamlı ve hınzır bir gülümseme arasından fırlayan, “yitik zaman”a ait tek anlamlı cümle şöyledi: |
![]() |