Kukla iktidarlar ve Mehmetçik

                  “23 sentlik asker, Mister Dalles,
                  Sizden saklamak olmaz,
                  Hayat pahalı bizim memlekette.
                  Mesela 200 gram et alabilirsiniz,
                  Koyun eti, Ankara’da 23 sente,
                  Yahut 2 kilo kuru soğan,
                  Elli santim “kefen bezi” yahut ,
                  Yahut da bir aylığına
                  20 yaşlarında bir tane insan...”


Nazım Hikmet, “23 Sentlik Asker” adlı bu şiirini 1953 yılında yazmıştı. Şiirini ise 1950 yılında Kore’ye gönderilen Türk askerleri için yazmış. 

İşbaşında cumhuriyet devrimleri karşıtı ilk hükümet olan Menderes Hükümeti vardı o zaman. Menderes iktidar olur olmaz, Türk askerinin başına ilk gelen, dünyanın taaa bir ucunda Amerika için savaşmak olmuştu. 

O dönemde Amerikalı bir yetkili olan Dalles, "Türk askerinin kendilerine 23 cente mal olduğunu" söylemiş. Nazım da oturup bu şiiri yazmış...
2003 yılındayız. Aradan tam 53 yıl geçmiş. 
Tıpkı kendilerinin Menderes’in misyonunu sürdürdüğünü de iddia eden daha önceki iktidarlar (Demirel, Özal ve Çiller) gibi  AKP Hükümeti de işbaşına gelir gelmez, Türk askerinin başına da yine aynı şey geliyor. 
Hükümetin adı değişik sadece. Ama zihniyet aynı. 
Bu yüzden Türk askerinin başına gelen şey de aynı. 
Türk askeri yine Amerika için ölecek. 
AKP’nin 8,5 milyar dolarlık bir anlaşma  imzalamasıyla... 

Halkımız pek çok açılımını yaptı bugüne dek AKP'nin. Çoğunluk AKP'nin açılımını Aldatma ve Kandırma Partisi olarak yapıyor. Bendenizse, naçizane, literatürünüze bir açılım daha eklemek istiyorum. Dağarcığınızın bir yerinde bulunsun, belki bir gün size de gerekebilir:
AKP = Amerika'nın Kukla Partisi.

Daha 3 Kasım 2002 seçimleri öncesinde, AKP tarafından ABD'ye Irak altın tepside sunuldu, iktidar olabilme karşılığında. Sonrasında da AKP işbaşına gelir gelmez, ABD'nin Irak'ı işgal planı gerçekleşti. Tüm hesap ve planlar, AKP'nin iktidar olmasına göre şekillenmişti. Sonrasında da Irak'a Türk askerinin gönderilmesi hesapları yapılmaya başlandı. Ama teskere konusunda kamuoyunun ve muhalefetin tepkisi, AKP'yi köşeye sıkıştırdı, teskere TBMM'den geçirilemeyince AKP de ABD'ye verdiği sözü yerine getirememiş oldu. Abdullah Gül başkanlığındaki AKP Hükümeti'nin ABD gözündeki ilk kötü puanı oldu bu. ABD de öfkesini Türk askerinin başına çuval geçirerek gösterdi. Ne de olsa ABD için 23 sentlik bir askerdi bizim Mehmetçik. Ama verilen sözün tutulması için ABD tarafından verilen bir ültümatomdu da bu. Böylece 2. AKP Hükümeti süreci başladı. Erdoğan bir formül bulunup önce milletvekili seçitirildi, ardından da başbakan koltuğuna oturtuldu. Yani Erdoğan başkanlığındaki bu 2. AKP Hükümeti, ABD için bir "teskere hükümeti"dir aslında
2006 yılındayız. 
Bu kez Türk askerinin dünyanın kanayan kazanı Lübnan'a gönderilmesi kararı çıkarıyor Erdoğan başbakanlığındaki AKP Hükümeti. Öyle ya, Erdoğan'a göre "asker ocağı yan gelip yatma yeri değil"miş (!) Böylece AKP, ABD'ye bir iade-i jest yapmış olacak, "Irak için olmadı, ama bir Lübnan teskeresi verebildik..." diye. Irak'a asker gönderilmesi için AKP Genel Başkanı olarak Erdoğan 8,5 milyon dolarlık bir pazarlık yapmıştı ya, hani Bush'un "at pazarlığı yapıyorsunuz" dediği konu. Dolayısıyla bu pazarlık, son Lübnan kararıyla bir de esnaf pazarlığına döndü, "ayakkabı uyduramadık, bir terlik bari verelim" gibi...

Bu kez 23 cent değil ama bizim askerin bedeli. 
Hem o kadar uzağa, hem o zamanki kadar ucuza gitmiyor. Yapılan at pazarlığına göre, bu kez hemen yanıbaşındaki komşu toprağına giriyor, Amerika’nin fedaisi, ya da Amerikancası “bodyguard” olarak... Hem de tanesi tam 100 dolara filan gelecek... 
Bu yüzden, yağlı bir anlaşma yaptık diye, AKP Hükümeti el ovuşturmakta... 
Evet, AKP’nin hesabına göre, bu kez daha pahalıya geliyor bir Türk askerinin fiyatı. 
Tanesi 100 dolar... Al, alabildiğin kadar... Asker ocağında yan gelip yatmak olur mu?

Kurtuluş Savaşımızda, açlık ve sefaletle boğuştuğu halde dünyanın en büyük ve güçlü devletlerini bozguna uğratan, 23 sent ya da 100 dolar için değil, kendi ülkesi ve halkının özgür ve bağımsız olması için canını feda eden Mehmetçik, Menderes Hükümeti'nden itibaren işbaşına gelen tüm işbirlikçi hükümetler döneminde artık kendi ülkesi ve halkının değil, emperyalist ülkelerin çıkarları için ölüme gönderilir oldu. Yani "kukla hükümetler", Mehmetçiği de "ABD ordusunun maşası ya da kuklası" haline getirmek istiyor.

1950’de Kore’ye 4500 Türk askeri gönderilmiş. 
Bunlardan geriye dönenlerin sayısı ise, sadece 1800. 
Yani, 2700 Mehmetçik, Kore topraklarında Amerika için can vermiş

Hatta, Kunuri’de bir gece içinde 1000’e yakın askerimizin de öldüğü söylenir... 
Nedenini bilmedikleri bir savaşta hem de... 
Hem de 23 sent için... 

Şimdi ise o kadar uzağa ve o kadar ucuza gitmeyecek Türk askeri. 
AKP Hükümeti tarafından Lübnan'a gönderilmek isteniyor. 
Siz yine de bu işe maddi açıdan değil de, kahramanlık açısından bakın isterseniz. 

Ve sonra da her zaman yaptığınız gibi,  şöyle deyin: “En büyük asker bizim asker...”
 Ama yine de... 6 ayda 400’e yakın askerini, işgalden sonraki günlerde ise yaklaşık hemen her gün 1-2 askerini kaybeden ABD için, kendi askerinden daha ucuza geliyor Türk askeri...
Ünlü Stern dergisi yazıyor: "ABD, bir askeri için her ay tam 4 bin dolar harcıyor". 

Yani, bizim Mehmetçik’in fiyatı, bir ABD askerinin ancak onda biri...

“23 Sentlik Asker” şirinin kalan dizelerinde de bakın nasıl diyor Nazım Hikmet: 
  

                                          “Dedim ya Mister Dalles, 
                                           Yani çok pahalıya mal olur size
                                           Bu 23 sentlik asker.
                                           Yani benim fakir, cesur, çalışkan milletim.
                                           Her millet gibi büyük Türk milleti!”
15 Eylül 2006    

0 Yorum - Yorum Yaz