Bir ben miyim unutmayan? |
![]() |
![]() |
![]() |
2 Temmuz benim doğum günüm. Büyük ve ünlü araştırmacı-yazar Asım Bezirci ile ilk tanışmam, Eski Foça’daki bir sempozyum sırasında olmuştu. Ne sevimli ve saygıdeğer bir aydındı? Beni en çok etkileyen yanı ise, onca bilgi donanımı ve kültürel birikim düzeyine karşın asla böbürlenmemesi, büyüklenip kibirlilik taslamaması, hep sıradan ve halktan biri gibi davranmaya çalışması olmuştu. Son derece nazik, saygılı, alçak gönüllü ve hoşgörülüydü. Asıl bu yönüyle daha büyümüştü benim gözümde. O an, gerçek bir aydınla tanıştığımı anlamıştım. Ama ölümünden 2 ay sonra, onun yerine bu kez eşi geldi. Bu sohbetimizden tam 1 yıl sonra, Refika Hanım, eşi hakkında yazmış olduğu bir kitabını yolladı bana. Doğumundan ölümüne kadar Asım Bezirci’yi ve birlikteliklerini anlatıyordu kitabında. Bana anlatmış olduğu o ilginç balayı anılarına bu kitapta da yer verdiğini görünce öyle duygulanmıştım ki… O çok özel anılarının bir tanığıymışım gibi hissedip, kendime bundan bir onur payı çıkardım sanki. Refika Hanım, eşinin anısını sadece bu kitapla yaşatmaya çalışmıyor ama. Evrensel Kültür Yayınları'nın desteğiyle, adına kurulan Asım Bezirci Kitaplığı’nda hem anısını, hem de eserlerini insanlarla paylaşmaya ve Asım Bezirci’nin yaşamında karanlığa nasıl ışık tuttuğunu anlatmaya çalışıyor. Dolayısıyla, “Sivas Katliamı’nı unutmayan bir sen değilsin! Bir sen değilsin Asım Bezirci’yi unutmayan! Yalnız değilsin Refika Bezirci!” diyebilmek mümkün belki. Ama eşinin ölümünden sonra, onun yerine festivale katıldığında, şehrimizin Refika Bezirci’yi bağrına bastığını acaba kaçımız hatırlıyoruz? |
2 Temmuz 2006 |
![]() |
Okumak için tıklayınız: |
![]() |
![]() |