Sizin hiç babanız öldü mü?

 
 
Aydoğan Yavaşlı
 

Cemal Süreya, Üvercinka’sında yer alan bir şiirinde sorar bizlere bunu:

“Sizin hiç babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü kör oldum
Yıkadılar aldılar götürdüler
Babamdan ummazdım bunu kör oldum…”

Tam bir yıl önce bugün, 26 Ağustos 2007’de öldü babam. 
Ben de o tarihten sonra kör oldum. 
Koskoca evrende sanki yapayalnız, bir tek ben kaldım. 
Yalnızlık kör edicidir çünkü ve ben kör oldum. 
Kasap Ethem’in oğlu Muammer Yavaşlı, nam-ı diğer “Aşçı Muammer”, 26 Ağustos 2007 Pazar günü ikindi sıralarında 77 yaşında hayata gözlerini yumdu. 

1 Mart 2005’te annemin ölümünden sonra onu en çok 22 Temmuz seçim sonuçları üzmüş, kahretmişti. 

Hayat, artık taşınması giderek güç bir yük halini almıştı yorgun yüreğinde. 
46 yıl, dile kolay tam 46 yıl aşçılık yapmıştı. 
Çalışkan bir esnaf olmasıyla özellikle Manisa-Muradiye’de nam salmıştı. 
Oralarda onu kime sorsanız, “Çok ekmeğini yedik, iyiliğini gördük” diyeceklerdir size. 
Gerçekten de öyleydi: 
Kiminin meslek sahibi olmasına, kiminin düğün dernek yapmasına, kiminin dükkân açmasına yardım etmiş biriydi. 

O şimdi tam bir yıldır Manisa’nın Muradiye beldesi mezarlığında, babasıyla birlikte yatıyor. 
Öyle istemişti. 
Ölümünden birkaç ay önce, birlikte yaptığımız bir mezarlık ziyaretinde, babasının, yani dedemin mezarının yanı başında, “Öldüğümde beni de buraya, babamın üstüne gömün,” dedi. 
Vasiyetini yerine getirdik biz de…

Başlarda yazıp çizmeme pek kulak asmamıştı rahmetli. 
Ancak sonraları, özellikle "Ben Mustafa Kemal" adlı kitabımın çok tanınıp bilinmesi karşısında yazarlığımın bir işe yaradığını görmüş, bundan gurur duyduğunu birkaç kez -yarım ağızla da olsa- dile getirmişti. 

Adı bazı kitaplarımda geçiyor, “Aşçı Muammer usta” diyerek… 

Tanrım, bazı babalar ne çok şey öğretirler çocuklarına! 
İnsan ilişkilerini, para kazanmayı, eve ekmek götürmeyi, verdiği sözleri tutmayı, dostu düşmanı doğru tasnif etmeyi… 
Okullar öğretmez bunları; ne ilkokul ne lise, ne de üniversite! 

Can Yücel de bir şiirinde “Hayatta ben en çok babamı sevdim” der, hatırlayanınız olacaktır. Hayatta en çok babasını sever, çünkü hayata dair hemen hemen ne varsa hep ondan öğrenmiştir. 

Şiir sanatımızın en güzel örneklerinden biri olan o şiirin son bölümü şöyledir:
“…En son teftişine çıkana değin
Koştururken ardından o uçmaktaki devin,
Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için
Açıldı nefesim, fikrim, canevim,
Hayatta ben en çok babamı sevdim.”

 * * *

Aşçı Muammer gözümüzdeydi, gönlümüze düştü. 
Orda, dünyanın en güzel, en verimli ovasının topraklarında, sevdikleriyle birlikte yatıyor artık. 
Bize anıları kaldı. Hayata dair devrettiği deneyimleri kaldı. 
“Hayatın doğru bir yerinde durup doğru yaşamak, açık sözlü olmak, dürüst davranmak” düsturu kaldı. 

Sen çok yaşa Aşçı Muammer, çok yaşa!

26 Ağustos 2008

 
Geri dön 

Ana Sayfa


0 Yorum - Yorum Yaz